top of page
agustus_edited_edited.png

MÖ.  23 Eylül 63’te Roma’da dünyaya gelen Augustus’un imparator olmadan önceki adı Gaius Octavius imiş. Hemen herkesin tanıdığı ünlü Iulius Caesar’ın yeğeni ve yasal mirasçısıymış. Caesar MÖ. 15 Mart 44’te Senatus’la toplantıya girerken aristokrasi sınıfı optimat’larından Brutus ve Cassius’un da aralarında bulunduğu bir grup tarafından suikast sonucu, 57 yaşındayken, öldürülmüş. Bu ani ölümün ardından Roma büyük bir krize girmiş. Marcus Antonius önce Caesar’ın yarattığı dictator’luğu kaldırmış ve ardından aldığı kararla fazla zaman kaybetmeden otoritedeki boşluğu doldurmaya çalışmış. Bu sırada Caesar’ın katilleri Brutus ve Cassius ise Roma’yı terk etmişler. Tam da bu dönemde Caesar’ın 18 yaşındaki yeğeni Octavius (sonradan Octavianus ismiyle tanınmış) Roma’ya gelmiş. Consul’lerle anlaşamayan Antonius’a Senatus savaş ilan etmiş ve yapılan savaşta Antonius yenilmiş. Ancak daha sonra Octavianus, Antonius ile yakınlamış ve bir süre sonra Antonius ve Lepidus’la birlikte beş yıllık İkinci Triumvir’liği oluşturmuşlar. Bu üç devlet adamı Caesar’ı öldürenlere ve onun karşısında olanlara karşı bir savaş başlatma kararı almışlar. Caesar’a karşı olanların adları listeler halinde ilan edilerek ödül karşılığında öldürülmeleri istenmiş. Bu yolla pek çok senatör ve atlı sınıf üyesi öldürülmüş. Caesar’a karşı yazıları ve söylevleriyle dikkat çeken ve o sırada senatör olarak görev yapan ünlü Romalı hatip ve yazar Cicero da öldürülenler arasındaymış. Doğu Makedonya’daki Philippi mevkiinde yapılan savaşta, Antonius ve Octavianus, Caesar’ın katilleri olarak bilinen Brutus ve Cassius’u yenilgiye uğratmışlar; önce Cassius sonra da Brutus intihar etmiş. Fakat savaş sonrası Octavianus ile Antonius’un arası açılmış. O sırada Perusia kentinde bulunan Antonius, Octavianus’un kuvvetleri tarafından kuşatılmış ve Antonius teslim olmuş. Octavianus her şeye rağmen Antonius’u affetmiş ve onu İtalya’ya legatus olarak göndermiş. Fakat o, Mısır’da bulunan ünlü kraliçe VII. Kleopatra’nın yanına gitmiş. Daha sonra Octavianus ile Antonius tekrar karşı karşıya gelmişler ancak Güney İtalya’daki Brindisi kentinden yapılan anlaşmayla Octavianus Batı’nın; Antonius da Doğu’nun hâkimi olmuş. Böylece Roma’nın idaresi ikiye bölünmüş. Ancak çok geçmeden triumvir’lerin arası yeniden açılmış. Octavianus politik manevralarla Senatus’u ve Roma halkını o sırada Mısır’da Kleopatra’nın yanında bulunan Antonius’a karşı kışkırtmış ve Roma’da hava tamamen Octavianus lehine dönmüş. Octavianus MÖ. 31 yılında consul seçilmiş. Bundan böyle, Antonius, Roma’nın düşmanıymış ve yok edilmeliymiş. Senatus, Kleopatra ve Antonius’a savaş ilan etmiş. Her iki taraf da savaş hazırlıklarına başlamış. Antonius Mısır donanmasının desteğine güveniyormuş. Yunanistan’ın batısında, Adriyatik kıyısındaki Actium mevkiinde her iki tarafın donanmasının taktik ve manevralarla meşgul olduğu bir sırada, Kleopatra ile Mısır donanmasının savaş alanını terk ettiğini gören Antonius savaşa girerse kaybedeceğini düşünmüş ve Aleksandreia’ya (İskenderiye) kaçmış. Octavianus, Antonius ve Kleopatra’yı izleyerek Mısır’a gelmiş ve Aleksandreia’yı kuşatmış. Kleopatra’nın Octavianus ile anlaşma çabaları bir türlü sonuç vermemiş. Bir söylentiye göre yapılan çatışma sırasında Antonius ve Kleopatra birlikte yılan zehriyle intihar etmişler. Kleopatra’nın Caesar’dan olan oğlu ile Antonius’un oğlu da oracıkta öldürülmüşler. Octavianus büyük bir törenle MÖ. 29’da Roma’ya dönmüş. Actium zaferi, Octavianus’u Roma dünyasının ve Akdeniz’in tartışmasız lideri yapmış. Senatus, Mısır’dan Roma’ya dönen Octaviaus’a MÖ. 27’de tüm askeri gücün lideri anlamına gelen başkomutan yani imperator unvanıyla birlikte Augustus yani kutsal unvanını vermiş. Bu unvan kendisiyle öylesine bütünleşmiş ki adeta onun adı olmuş. Augustus adı sonraki Roma imparatorları tarafından da unvan olarak kullanılmış. Roma takviminin altıncı ayı olan Sixtilis’in adı da Augustus (Ağustos) olarak değiştirilmiş. Augustus’un erkek çocuğu olmadığından kendisinden sonra Roma tahtına geçecek kişinin kim olacağı bir sorun oluşturmuş. Üçüncü evliliği olan Livia’nın önceki evliliğinden olan üvey oğlu Tiberius, Roma’nın en güçlü varisi olmuş. Bu sırada 70 yaşına yaklaşan Augustus artık devlet işlerinde daha fazla yer almamaya başlamış. İktidarı zamanında yaptığı başarılı icraatlarını kaleme almış ve tunç direklere yazılı olan yazıtı kendisi için yaptırdığı mausoleum’un girişine koydurmuş. Bir kopyası da Ankara’daki Roma Augustus Tapınağı’nın duvarında yer almış. Augustus, MS. 14 yazında Tiberius ile birlikte Roma’dan ayrılarak Beneventum’a doğru yola çıkmış ancak Capri Adası’na yaklaştıklarında hastalanmış ve 19 Ağustos 14’te, 76 yaşında, Campania’daki Nola’da hayata veda etmiş. Cesedi Roma’ya getirilmiş ve Campus Martius’ta görkemli bir cenaze töreni düzenlenmiş. Yakılan cesedin külleri yakındaki büyük mausoleum’a konulmuş.

AUGUSTUS

Logo dolu.png
bottom of page